Photo Sharing and Video Hosting at Photobucket
   
 
  meram üzüm bagları

Meram’da ne bağ kaldı ne bağban artık. Dutlu Kırı Bağları, Kum Bağları, Hocacihan Bağları, Meramdere Bağları ve nihayet Meram Bağları birer nostalji  oldular. Bazen Meram Bağları’na nasıl gidilir diye soran yabancılara rastlarım. Onlara derim ki; gidince Meram’a bağ aramayın, şaşırmayın görmez iseniz. Ama dedik ya burada eski Meram’ı anlatacağız diye. Aşağıdaki yazılar eski Meram zamanlarından. Buyrun okuyun…

MERAM VE ÇEVRESİNDEKİ ÜZÜM BAĞLARI
Merhum A. Sefa ODABAŞI’dan bir yazı…

Leziz ve nazik bir meyve olan bir salkım üzümdeki letafet, bir demet güldeki güzellik ile eş değerdir.
Konya’nın ehl-i dil ve ehl-i merak halkı bu güzelliği keşfetmese, Meram’a gidip gül bahçesinin yanında asmalar ve üzüm çubukluğu yetiştirilir miydi?
Tarihi süreç içindeki Meram Bağları hiçbir zaman önemini yitirmemiştir. Dünden bugüne asmalar ve üzüm çubukları adeta Meram’ın simgesi olmuş, Yaka Bağları’ndan Beybes’e kadar olan alandaki üzüm bağları, kan damarları gibi Meram’ı sarmalamıştır.
Cennet Meram’ın iklimi, toprağının ve suyunun sahip olduğu özellikler ve bir de bağ sahiplerinin üzüm bağı yetiştirmekteki uzmanlıkları, Meram Bağları’nın haklı bir üne sahip olmalarına neden olmuştur.
Üzüm bağı deyip geçmeyin, o da her canlı gibi bakım ister. Zamanında suyunu vereceksiniz, çubukları budayıp tımarını yapacaksınız ki size meyve versin.
Her bağ sahibi ilkbaharda, bağlar arasında akan Meram Çayı’nı tutar ve üzüm puştlarını doyuncaya kadar sulardı.
Üzüm puştuları, Selçuklular’dan, belki de daha önceki medeniyetlerden gelmiş bir sistemle düzenlenirdi. Üzüm bağının ortası çukur ve iki tarafında üzüm çubukları. Bu durum hem bağın sulanmasını ve hem de çubukların verimli bir şekilde üzüm üretmesini sağlardı.
Meramlı, yaz aylarında akşamdan soğuğu yemiş ve üzerinde çiğ damlaları bulunan bir salkım üzümle kahvaltı yapmayı dünyalarla değişmezdi. Eylül ayı, üzüm bağlarının hasat zamanıydı. Bağ sahipleri, üzümlerin olgunlaşmaya başladığı günlerden itibaren eş-dost ile beraber yerdi, üzümlerin arta kalanlarını pekmez yapmak için kullanılırdı.
Üzüm bağlarından sepetler ile toplanan üzümler her evin içinde bulunan çaraşlarda yöntemiyle ezilir, pekmez kazanlarında kaynatılarak pekmez elde edilirdi. Pekmez, kazan üzerinde sevrulurken meydana gelen köpük, ev halkı tarafından dut yaprakları daldırılarak yenildiği gibi, her pekmez kaynatan, konu-komşuya da dağıtırdı. Bugün komşuma ben köpük gönderirsem, yarın da komşum bana gönderirdi. Bu, şaşmaz bir gelenekti.
Pekmezler, her evin temel besin maddesiydi. Pekmeze, ekmeğini batırarak karnını doyurduğun gibi, tatlılarda ve helvada tatlandırıcı olarak da kullanılırdı. Gerektiğinde tahana katabilirdiniz, gerektiğinde pekmez ile türlü meyve ve sebzelerden reçel de kaynatabilirdiniz. Örneğin elma, armut, vişne, kabak, patlıcan e.s. reçellerinde olduğu gibi.
Şimdi biraz, Meram’daki üzüm bağlarından uzaklaşıp çevredeki Hatıp, Gödene, Çayırbağı, Beybes, Dutlukırı, Lalebahçe, Durunday’daki üzüm bağlarını konu edinelim.
Bu bağlarda üretilen üzümlerin büyük bir kısmı, zamanında satış için pazara indirilirdi. Bağ sahiplerinin bir çoğu bahçevan ve çiftçiydi. Satışa indirilen üzümler, sahibi olmayan Konyalılar tarafından satın alınarak yenilirdi. Adı geçen çevre bağcılar, gerek oturdukları yerlerin bağlarından gerekse kır bağlarından topladıkları üzümlerden Meram Bağcıları gibi pekmez de kaynatırdı. Ayrıca pekmezlik üzümlerin dışında bulunan büzgülü üzümlerden de kışın yenilmek üzere hevenk hevenk bağ evlerinin izbelerinde gerilen iplere dizilerek korunma altına alınırdı.
Konyalı bağcıların ürettikleri üzümler ancak yemek ve pekmez kaynatmak için yeterli bulunduğundan, bu üzümlerden kurutma girişiminde bulunmamışlardır.
Şimdi tekrar Meram’ın üzüm bağlarına dönelim. Geçmiş yılların çelebiler ve eşraf ayanın bağları hakkında çok kısıtlı bilgilere sahibiz.
Yaşadığımız yüzyılın örnek üzüm bağlarına gelince:
Bu üzüm bağları genellikle, çelebiler ile Konya zenginlerinin kullanımları altındadır.
Özellikle Bahattin Çelebi”nin üzüm bağı ile Yıldız Köşkü adıyla anılan bağın ve Vahit Çelebi’nin üzüm bağlarının ününü duymayan kimse kalmamıştır. En nadide asmalar, bu bağlarda yetiştirilmiştir. Yaz aylarında üzümlerin olgunlaşmasına yakın, asmalardaki salkımlar arılardan korunmak için beyaz patiska torbalara sokularak yeme zamanına kadar bekletilirdi.
Bu arada Konya’lı zengin Şükrü Dorugan, Hacı Rahimleren, Cimcimelerin, Nakıbın Mehmet Bey’in, Yusuf ve Ağabeyi Nazif Bey’in, Mehmet Gıcıkoğlu Bey’in Rakım Çumralı’nın ve Tolluoğulları’nın üzüm bağları da zamanın örnek bağlarından idi.
Bu güzel gelenek bugün için yaşatılıyor mu? Kuşkusuz ‘hayır’ cevabı verilecektir. Ulu üzüm bağların yerleri, puştaları parselleştirilerek işlevlerini yitirmişlerdir. Bu bağların yerine kucak kucağa villa adıyla bir takım beton yığınlar dikilerek, aralarına bağ omcaları yerine bodur çam fidanları dikilmiştir. Konya’lı kendine özgü bir damak tadı bırakan nazenin dimnit üzümü yerine yalın kabuklu Antep, Yalvaş,Isparta’nın üzümlerini yemekte, bağ ve bağcılık kültürümüz yok olup gitmektedir.
Meram’ın Değerli Belediye Başkanı Mustafa Özkan Bey’in bu acı gerçeği bildiğini ve üzüldüğünü yakınen biliyorum. Geleneklere bağlı, Konyalılar’ın bu yanlışı düzeltmesi kaçınılmaz bir görevdir.

**************************************

AYKUT ARICI
 


sitemiz nasıl olmus?
süper 94,44%
güzel 0%
idare eder 0%
berbat 5,56%
18 toplam oy:


SİTEMİZE HOS GELDİNİZ
 



More Cool Stuff At POQbum.com

SPOR HABERLERİ
 
HAVA DURUMU
 
 

cursor
 
Bugün 4 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
aykut arıcı sitemize hos geldniz Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol